fbpx

Courself

Merhaba, ben Raif Kamacı

3 Nisan 1997 doğumluyum. İstanbul, Üsküdar’da doğdum. 3 çocuklu bir memur ailesinin ortanca çocuğu olarak hayata başladım. Sahile yakın bir apartmanda mahalle hayatı yaşadım ancak sokakta oyun oynayacak bir ortamım hiç olmadı.

Okul Hayatı

Sokakta oyun oynamak yerine bir şeyler araştırmak, babamın kütüphanesini karıştırmak, televizyon izlemek o zaman çok daha ilgi çekiciydi. Sokakta oynanan oyunlara da çok adapte olamadığım için evde farklı şeylerle vakit geçirmek çok daha ilgi çekici geliyordu bana. İlkokulda ailemin de desteğiyle çok başarılı bir eğitim hayatına başladım. Bu süreçte okulun bilgisayar laboratuvarına bağımlı hale gelmiştim. Orada ilk web sitemi kurdum, hatta 7 yaşında kurduğum sitenin ana sayfasına kendimi büyük göstermek için 10 yaşında yazmıştım 🙂 Aldığımız graffiti işleri ile dükkanların içini boyayıp kalan boyaları da kendimiz değerlendiriyorduk. İlk ve ortaokul serüvenim graffiti, kaligrafi, web tasarım işlerini kovalamakla geçti.

Bu süreçte yaz tatillerinde sürekli dışarıda satılabilecek ürünleri satmaya başlamıştım. Su, pil, yara bandı, tartı gibi ürünleri kendimi acındırmadan gayet güzel pazarlama taktikleri ile satıyordum. Ortaokulda hip-hop kültürü ile tanıştım, ilkokulda sürekli dinlediğim rap müziklerin biraz daha
derinine inince bunun bir kültür olduğunu fark ettim. Tam o döneme denk gelen gördüğüm graffitiler beni çok cezbetti ve sokaklara sticker yapıştırmaya başlayarak bu dünyanın içine girdim. Graffiti yapmak için sprey boyalar lazımdı ve bunlar bizim harçlıklarımızın karşılayamayacağı
bütçelerdi. Ben de bir facebook sayfası açıp içine çalışmalarımı yükleyip dükkanları geziyordum.

Videoyu oynat

Lise Hayatı

Liseye geçiş sınavında yaklaşık %1’lik dilime girerek iyi bir liseye başladım. Orada da kendim gibi bi şeyler yapmaya çalışan girişimci arkadaşlar buldukça beraber sürekli proje geliştirmeye devam ettik. Tabii ki aynı zamanda belediyeler ve ufak firmalarla graffiti çalışmalarımız oluyordu ve kendi harçlığımla boyalarımı buradan sağlıyordum. Bu girişimlerimiz çok plansız ve kısa ömürlü oluyordu. Girişimcilikle alakalı bilgimiz çok azdı ve
detaylıca bilgi veren kaynaklar da çok çok azdı. Girişimciliği sürekli aklımıza gelen her şeyi yapıp, hayata geçirip, bir şekilde bize para kazandırıp projeyi devam ettireceğini sanarak geçirdik. Ne plan ne programımız vardı ama sürekli okuldan sonra gizlice okulda kalıp birilerinden ödünç bilgisayarlar ve kameralar bulup içerik ürettik. Bir projede kullanabileceğimiz her programı öğrenmeye çalışıyordum. Lise 1. Sınıfın ikinci döneminde internette After Effects programı ile montaj dersleri çekiyordum. Telefon ve elektronik cihazların inceleme videolarını çekip internet sitemizi büyütmek istiyorduk. Nitekim şu anda o girişimlerin hepsi battı, ama hepsinden bir şeyler öğrendik. Hep daha ileriye gidip öyle batıyorduk ancak bizim dışımızda bunu kimse fark edemediği için ailelerimiz ve okulumuz tarafından ciddi baskı altında kalıyorduk. Lise son sınıfa giderken Erzurum’a taşınmak zorunda kaldık. Lise son sınıfı iyi bir fen lisesinde okudum. Bu benim için çok önemli bir tecrübe olmuştu, farklı insanları, farklı kültürleri ve insanların nasıl çalışabildiğini gördüm. O yıl Türkiye derecesi yapan arkadaşlarımın nasıl çalışabildiğini görünce bende aynı hızda çalışmaya başlamıştım. Ama derslere değil, projelerime ve planlarıma çalışıyordum. Bir yandan da okulu idare ediyordum ama gerçekten internette bir şeyler yaparken kapıldığım heyecana bağımlı olmuştum.

Üniversite Hayatı

Üniversite sınavında Türkiye sıralamasında 140.000 civarlarına girerek okul sonuncusu olarak liseyi bitirdim. Benden beklenilenin çok altında bir sıralama ile İstanbul’a koşarak geri döndüm ve ilk işim ortaokuldan beri ilgilendiğim kaligrafi sanatını bir gelir kaynağına dönüştürmek istedim. İstanbul’da ufak bir araştırma ile çok uygun fiyata tabaklar, kağıtlar ve baskılı kartonlar alıp 300₺ gibi bir sermaye ile İstanbul’un Eminönü ve Beylerbeyi ilçelerinde kaligrafi sanatını icra ederek günde yaklaşık 1000₺ para kazanmaya başladım. İnsanların hoşuna gidecek şekilde istediği yazıları yazıyordum ve para kazanıyordum. Ayrıca insanlar henüz küçük olduğum için beklediğimden çok daha fazla ilgi gösteriyorlardı. Bu sayede iyi paralar kazanıp yapacağım diğer projelere, eğitimlere ve ekipmanlara yatırım yapmaya başladım. İnsanların kazanmak için kapısında kuyruk olduğu, senelerce beklediği bilgi yarışmalarında bile zor kazanacağı paraları o yaşta kazanıp aslında sistemin ne kadar saçma olduğunu. İnsanların çok büyük bir kesimine paranın ne kadar ulaşılamaz ve kazanması ancak milyonda bir olacağını dikte ettiğini farkettim. Gerçekten yıllardır “Kim Milyoner Olmak İster” yarışmasında sadece 1 kişinin kazabildiği bir milyon lirayı ben 22 yaşında işime yatırım yaparken harcadım. İşte bu olaylar, dünyaya ve sisteme bakış açımı tamamen değiştirdi. Memur ailesinden geldiğim için, 1 memurun 1 ay çalışıp kazandığı bir maaşı işimi ölçekleyerek 1 günde, hatta bazen 1 saatte kazanabiliyordum. Bunu algılayabilmek ve bu düzeni ölçekleyebilmek biraz zamanı almıştı. Bu süreçte büyük bir bütçeyi de yanlış yönlendirmiştim ama bunların hepsine hala bir tecrübe olarak bakıyorum ve ileride bana katacağı daha büyük şeyleri düşünüyorum. Her projemde kaybettiğim şeylerin aslında bir yatırım olduğunu ve onları ilerleyen zamanlarda misliyle topladığımı gören çevrem artık bana inanır ve destekler olmuştu.

İlk başarılı Girişimim

Archior’u mimarlık okurken bir tekstil markası yaratmak için kurmuştum. Kurmuştum derken
sadece bir domain almaktan bahsediyorum 🙂 Sonrasında çok uzun araştırmalar ve görüşmeler
sonucunda bu şekilde bir yatırımı yapamayacağımı ve bu işin beni aşacağını görüp Archior’u gelen
talepler ve işin gidişatı sonucunda bir dijital reklam ajansına çevirdik. Hala sadece domainden
oluşan markamıza ilk müşterilerimizden sonra bir şirket kurduk ve şu anda aktif 1 ofisi, 10 çalışanı
ve bir o kadar da freelance ekibiyle bir çok markaya dokunmaya devam ediyor.

 

Başarısız Girişimlerim

Şu anda sayısını bilmediğim kadar başarısız girişimim ve projem var. Bunu bu kadar açık seçik
yazabilmem ve bu başarısız girişimleri saklamamak bana çok şey kazandırdı. Benim, artık karşıma
çıkabilecek her engeli yıkabileceğim, her tökezlediğim de daha da güçlenerek yoluma devam
edeceğimi bana hatırlatıyor. Bugüne kadar başarısız olduğum girişimlerimden bazıları;
Teknoloji inceleme ve haber sitesi – Şu anda Türkiyenin en büyüklerine reklam içerikleri sağlıyorum
Youtube Spor ve Röportaj Kanalları – Şu anda milyonlarca aboneli YouTube kanalları yönetiyoruz
Video içerik sitesi – Türkiyenin en büyük medya şirketine video içerik satıyoruz
Daha listeleyebileceğim onlarca başarısız projem var. Olmasından da çekinmiyorum, sürekli
üzerine gidiyorum, ve hedefimi parçalıyorum!